Hacı Kılıç Cami’nin önündeki mezar, İstasyon Caddesi’nden geçenlerin dikkatini çekiyor fakat ardındaki gerçek hikaye çoğu kişi tarafından bilinmiyor. Mezarın geçmişi hakkında bilgiler veren hakkında bilgiler veren Tarihçi Mustafa Cingil, “Burada yatan Kayseri Mirlivası Hüseyin Bey’dir. O dönem Kayseri, Karaman Eyaleti’ne bağlıdır. Mirliva Hüseyin Bey, Hacı Kılıç semtinde oturur. Ondan dolayı da kendisinin camiye bir aidiyeti, muhabbeti vardır” dedi.
Hacı Kılıç Cami’nin önündeki mezar, İstasyon Caddesi’nden geçenlerin merakını cezbediyor ancak ardındaki gerçek hikaye pek bilinmiyor. Mezarın geçmişi hakkında bilgiler veren Tarihçi Mustafa Cingil, “Şu anda İstasyon Caddesi üzerinde bulunan Hacı Kılıç Camii’nin önündeyiz. Daha doğrusu minarenin altındaki mezarın önündeyiz. Çoğu insan buradan defalarca geçer ama ne bu mezarı bilir, bilenler de hikayesini bilmez. Hacı Kılıç Camii, Selçuklu döneminin Moğolların tahakküm ettiği Alaaddin Keykubad ve Hunat Hatun’un üç torununun Moğollar tarafından aynı anda devletin başına geçirildiği Üç Kardeşler Dönemi eseridir. Yani tarihi, hikayesi ilginç ve önemlidir. Benim için de önemlidir. Çünkü ben burada küçüklüğümde Kur’an kursuna da gelip giderdim. O dönemlerde Kur’an kursuna gidip gelirken bize bu mezarın o dönemdeki hocanın ezanı okurken düştüğü söylenirdi. Biz de o dönem çocukluk muhayelesiyle bir şerefiyeye bakar, bir düştüğü yere bakar, üzülüp dururduk. Fakat arkadaşlarımdan birinin annesi, hoca ezanı okurken minareden düştü dediği için şehit oldu, demişti. O da bize teselli olmuştu. Yani hoca düştü ama şehit oldu diye. Ama işin aslı tabii ki böyle değil. Burada yatan Kayseri Mirlivası Hüseyin Bey’dir. O dönem Kayseri, Karaman Eyaleti’ne bağlıdır. Mirliva Hüseyin Bey, Hacı Kılıç semtinde oturur. Ondan dolayı da kendisinin camiye bir aidiyeti, muhabbeti vardır. Buranın çoğu zaman tamiratıyla, tadilatıyla da ilgilenir. Dolayısıyla onun için de Hacı Kılıç Camii önemlidir. Fakat kendisi 1552 yılında vefat ettiğinde tam caminin taş kapısı önünde, bugün şu anda İstasyon Caddesi olarak gördüğümüz yer, hatta eskilerin çok iyi bildiği Kız Enstitüsü olduğu yerden Kayseri Meydanı’na kadar olan yer mezarlıktı. Dolayısıyla Mirliva Hüseyin Bey de taş kapının hemen karşısına defnediliyor. Daha sonra İstasyon Caddesi’nin yapım çalışmaları sırasında bu mezarlık kaldırılıyor. Dolayısıyla Mirliva Hüseyin Bey’in mezarı da oradan kaldırılıyor. Şu andaki minarenin kaidesinin hemen dibine defnediliyor. Hatta hemen başında da görüldüğü gibi mezar kitabeleri de cami minaresinin kaideleri üzerine tutuşturuluyor. Ama buradan gelip geçenler bu mezarın kime ait olduğunu, niye burada olduğunu pek bilmezler” şeklinde konuştu.
